top of page
Search

Arzu Duygusunun Dönüştürücülüğü

Updated: Aug 5, 2020


© Talya Hecinoglu

The Power Of Divine Eros: The Illuminating Force of Love in Everyday Life (Tinsel Eros'un Gücü: Sevginin Günlük Hayattaki Aydınlatıcı Gücü) kitabında Almaas ve K. Johnson'un arzu, cinsellik ve sevginin doğası ile ilgili okuyucularına verdikleri mesaj hem benim bu konudaki bakış açımı derinleştiriyor, hem de danışanlarımla çalışırken ilham veriyor. Yazarlar, varoluşumuzun temelinde olan hayvani dürtüler ve tensel arzunun yanı sıra kalpte hissettiğimiz özlem ve sevgiye -tinsel doğamıza- alan açıp iki farklı polariteyi kabul etmenin, insan olarak bütünlüğümüzü deneyimleyip evrimselleşme yolunda ilerlememize katkıda bulunacağını söylüyor.

Sizlerle Sensorimotor Psychotherapy metodolojisi ile bu dönüşümün nasıl yaşanabileceğini paylaşmak isterim.

Evli genç bir kadın danışanım Dilek birkaç seanstır "aşık" olduğu bir iş arkadaşından bahseder olmuştu. İş ortamında onu görmek için nasıl fırsatlar yarattığını coşku ile anlatıyordu. Diğer yandan bu aşkın ve arzunun kendi evliliğini sona erdireceğinden korkuyor ve duygularını bastırmak için nasıl büyük bir gayret içinde olduğunu dile getiriyordu.

Diğer bir danışanım ise coşku dolu bir hayat ve anlamlı bir ilişki yaşamak arzusu ile bir randevudan diğerine koşuyor; dating sitelerinde tanıştığı ve çekim duyduğu genç kadınlarla heyecan yaşamanın peşine düşüyordu.​ Bu yaşam stili Ali'ye doyum verse de geri planda deneyimlediği anlamsızlık duygusu ona rahatsızlık veriyordu. Bu nedenle zaman zaman kendini biteviye bir döngü içinde hissettiğini söylüyor; sanki arzusunun dur durak bilmeyen enerjisine kapılıp bir birliktelikten diğerine doğru ilerliyordu.

35 yaşlarındaki kadın danışanım Ayşe ise 10 yıl önce yaşadığı kalp kırıklığından sonra kimseyle yakınlık kuramadığını anlatıyordu. Her ne kadar çevresinde onu beğenen ve onunla birlikte olmak isteyenler olsa da o ilgi duymadığını ve öyle bir arzusu olmadığını söylüyordu.

Arzu​ duyduğumuzda müthiş bir yaşam gücü harekete geçer ancak bu duyguyla arzu nesnesi peşinde koştuğumuzda bir zaman sonra anlamsızlık ve hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Her ne kadar arzu bize ait bir duygu da olsa, bu duygu ortaya çıktığında dikkatimiz hep arzulanan ve bize ait olmayand​a olduğu için ​benliğimizi​ gözden kaçırır, kendimizi kaybederiz!

Oysa​ arzu​nun kaynağında benliğimiz yatıyor ve biz bu ​varlığı​ yani kendiliğimizi gözardı edince ya arzu nesnesi peşinde koşar olur ya da onu elde edememenin ​kırıklığını ​yaşarız. Kısacası ​ya aşk acısı ile kahrolur ya da Ayşe gibi bu kadar acıya sebep olan ​arzu​ duygusunu kontrol altında tutmaya çalışırız. Her durumda da kendi ​özgün varoluşumuzun​ kaynağındaki yaşam enerjisinin gücünden mahrum kalırız.

Yaşam enerjimize (​varoluşumuza)​ sahip çıkmanın ilk adımı ise arzu duyduğumuzda dikkatimizi söz konusu nesneden (bireyden) kendimize döndürmektir. Peki ama nasıl?

Dilekle​ s​eanslarımıza tam da böyle bir sorun üzerinden çalışmaya başladık; arzu duyduğu iş arkadaşını düşündüğünde, onun iç dünyasında ne olduğunu araştırmaya koyulduk. İlk birkaç seansta eleştirel iç sesle karşılaştık. Yargılayan acımasız ses; ​“​Senin bir kocan ve çocuğun var! Hafif kadınlar gibi kırıtıp durma, topla kendini” diyordu. Ya da nasihat eden bilmiş bir ses duyuyorduk. “Bu adamı düşünmekten vazgeç! İşine odaklan!”

Süperego​ o​larak tanımladığımız bu sesleri geride bıraktıktan sonra onu seans odasının güvenli alanında tüm arzusunu dolu dolu yaşamaya davet ettim. Duyguyu yaşamakla bir aksiyon almak arasındaki farkın altını çizmeye çalıştım. Duyguya izin vermesi için kendisini yüreklendirdim. Yaptığımız çalışmada​ ​mindfulness yetkinliğini kullanarak arzunun uyandırdığı beden duygulanımlarına odaklanarak sözel ifadelerine yer açtık.

Dilek bu duygusal deneyime izin verdikçe, ilk önce patlayacak gibi hissettiğini ifade etti. Daha sonra kabul içeren dikkatini içsel deneyimine yönlendirmeye devam ettikçe, kah içinde bir titreme, kah bir elektrik akışı deneyimlediğini aktardı. Dikkat ve merakla duygulanımları takip ettikçe deneyimi değişti; adeta içinde havai fişeklerin patladığını söyledi. Her ne kadar merakla bu süreci takip etse de zaman zaman nefesinin kesildiğini ekledi. ​Bireyler duygu yoğunluğu anlarında tolerans penceresinden kopabilirler. Dilek de bu tür bir anı yaşadığını farkındaydı. Ancak sağduyudan koptuğunun, tolerans penceresi dışına çıktığının artık farkında olduğundan merkezlenme yöntemini kullanarak bedendeki duygulanımların rahatça akmasına destek verdik. Süreç ilerledikçe yoğun duygular dönüşmeye başladı. Hoş bir heyecan ve müthiş bir dinamizm yaşadığını paylaştı. Seanstan ayrılırken, “Kendimi canlı, hayat dolu, tatmin olmuş hissediyorum” dedi.

Bir sonraki seansta bu dinamizmi biraz daha araştırdığımızda ve o canlılık duygulanımına eşlik ettikçe, içinde bir erime başladığını dile getirdi. Sanki içinde ılık ve tatlı bir akış olduğunu ifade etti. "Hep başkasında aradığım şeyi içimde buldum" dedi. “Kendi varlığımı, saflığımı ve tatlılığımı hissediyorum. Adeta bir sevgili ile buluştum.” Bunun kendi özgün varoluşu olduğunu söylediğimdeyse yanıtı çok etkileyiciydi: “Ben şimdi kendi varoluşumla aşk sarhoşluğu yaşıyorum.”

İlerleyen seanslarda, bu huşu anının eş ilişkisine farklı bir heyecan getirdiğini, iş arkadaşıyla da zaman zaman o yoğun arzu duygusunu yaşasa da eskisi gibi korkmadığını söyledi. Onu gördüğünde ve içinde bir heyecan uyandığında kendisine bunun bir duygu olduğunu hatırlattığını, bu duyguya sahip çıkıp izin verdikçe de korkunun eriyip gittiğini, yerine hoş bir yaşam enerjisi hissettiğini ifade etti. Bu heyecanın tüm yaşamına yansıdığını şaşkınlıkla izledi..

Ali ve Ayşe’yle​ d​e aynı şekilde ​arzu d​ uygusuna alan açarak çalıştık. Ali bu süreçte, ​arzu duygusu ile nasıl bir etkinlikten diğerine koşturduğunu ve ​arzu duyduğu öznenin nasıl hızla değiştiğini fark etti.​ Seanslarımızda, bu davranışının temelinde yatan somatik hikayeyi araştırdık. Bu sayede arzu duygusuyla tetiklenen otomatik davranışlar yerine anlam taşıyan sağduyulu adımlar atması mümkün oldu...

Ayşe’yle i​se, geçmişte yaşadığı aşk acısını ​çalışmakla ​başladık. Acısına eşlik edebildikçe ​öz şefkati ​de içinde yeşermeye ve geçmişte yaşadığı arzuyu hatırlamaya başladı. Birkaç seans sonra bu arzunun bedenindeki izdüşümünü araştırdık. Dilek gibi o da kendi yaşam enerjisini hissettiğini ifade etti. ​Bu sayede ilişki özlemi duymak için kendisine izin verdi. A​rzu duygusunun kendisini yok saymasına sebep olurken, özlem duygusunun kendi kalbini ve varoluşunu hissetmesine imkan verdiğini ifade etti. Bu durumda, hem kendine sahip çıkıp hem de hoşlandığı kişilerle temas kurmanın kolaylaştığını fark etti. Yaralarını​ öz şefkatle​ sarıp yakınlık ve sevgi özlemine izin verdikçe çevresinde ona ilgi duyanlara fırsat vermeye ve flört etmeye başladı.

Arzun​un​ ​bedende uyandırdığı duygulanım ve enerjinin akışına izin verildiğinde, insan doğamızın bir tezahürü olan​ Tinsel Eros ​tüm olgunluğu ve gücü ile serbest kalır. Tinsel Eros harekete geçtiğinde, birey sadece arzu nesnesini kendine çekmek ve/veya elde​ ​etmekle ilgili değildir. Kendi tutkusuna da alan açmıştır. Odağı, sadece ihtiyaçlarını karşılayacağını düşündüğü arzu nesnesinde değildir. Varoluşunun farkındadır. Kendilik algısı genişler ve bu oluşuma teslim olmaya hazırdır. Arzunun uyandırdığı enerji ile varoluşunun elde etmek istediği nesneye doğru adeta aktığını deneyimler. Bu tatlı akışkan enerji bireyin öz sevgisinin gelişmesini ve olgunlaşmasını da sağlar​.” ​K. Johnson'un deyişiyle; “Bu sevgi, arzuyu kendi tatlı enerjisi ile doldurur.”

Arzu duygusuyla ilgili paylaşılan bir başkasına ait tecrübenin veya teorik bir bilginin bireyin kendisi için ne kadar geçerli olduğunu birey ancak kendi deneyimlediğinde bilebilir. Sensorimotor Psychotherapy metodolojisi bireyin bu gerçekliği kendisi için keşfetmesine fırsat veriyor. Bu sayede herhangi bir bilirkişinin dediğini hazmetmeden kabul etmektense, bireyin kendi deneyimleriyle yorumlamasına imkan veriyor ve bu sayede otonomisinini ve ​varoluşunu güçlendiriyor.

Danışan ve danışman arasındaki Gizlilik Sözleşmesi ve meslek etiği gereğince, bu vakada anlatılan kişiler ve olaylar değiştirilmiştir.

446 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page