top of page
Search
  • Writer's pictureAdmin

Agile Leadership | İş hayatınızın kalitesi, tolerans pencereniz kadardır


Değişim ve dönüşümün norm olduğu iş yaşamında kurumlar sürdürülebilir başarı sağlamak için hiyerarşik yönetim kavramından, hızla adapte olabilen çevik sistemlere doğru evrilmeye başladılar. Bu yeni adaptif yapılanma şeklinde, liderliğin de tanımı değişti. Çeviklik aranılan bir özellik oldu.

Kaygan, durduraksız, karmaşık ve belirsiz olan iş dünyası başlıbaşına bir stres kaynağı iken, kendini “Çevik Liderlik” (Agile Leadership) olarak tanımlayan bir yöneticinin nasıl olması gerekir?

Çevik lider, öncelikle “öz farkındalık” sahibidir; iş dünyasında ihtiyaç duyulan yaratıcı çözümleri ortaya koyabilmek için zihinsel ve duygusal esneklik konusunda kendini geliştirmiştir. Kurallar ve hiyerarşik yapıların olmadığı bir sistemde, ekibini doğru yönlendirebilen otantik ve ilişki yönetimi kuvvetli bir kişiliktir. Her gün kendi liderliğini geliştirirken, ekibini de güçlendirir ve bu amaçla onlara koçluk yapar.

Peki “çevik liderlik” nasıl geliştirilir?

“Çevik Liderlik” vasıflarına sahip olmak isteyen bir birey; ilk önce çevresindeki değişimler ve belirsizlikler karşısında içinde uyanan stress, kaygı ve korku gibi duygulara bakmalı ve kendi dayanıklılığını ve tolerans penceresini geliştirmelidir.

Neurobiyoloji der ki; bir hayati tehlike karşısında prefrontal korteksi devre dışı kalan insan, rasyonel düşünme yetisini askıya alır ve savaşma/ kaçma veya donma/bayılma gibi bir takım ilkel hayatta kalma fonksiyonları tetiklenir.

Bugünün belirsiz ve değişken iş dünyası, insanlarda tam olarak da bu istemsiz savaşma/kaçma veya donma/ bayılma reaksiyonlarını tetiklemektedir;

  • Çalışma arkadaşlarının veya yöneticilerinin eleştirileri karşısında donup kalanlar

  • Bir krizi yönetmek ve yaratıcı çözüm üretmek üzere toplanılan beyin fırtınası buluşmalarında uyuşmuşluk hissedip varlık gösteremeyenler

  • Bir ekip arkadaşı ile farklı fikirlere sahip olmanın çatışma sebebi olacağını düşünerek fikrini açıkça ifade etmekten kaçınanlar

  • Delege edilen stratejik bir işin, hedeflenen şekilde etkili olmadığı bilgisi karşısında delege ettiği kişileri azarlayanlar

….bu durumun en güzel örnekleridir.

Biyolojik yapımızda olan bu ve benzeri reaktif davranışlar yerine, çözüme yönelik etkin bir düşünce üretmek ve yapıcı bir tutum sergileyebilmek için tolerans penceresini genişletmek, üzerine çalışılması gereken ilk ve en önemli kişisel gelişim konularından biridir.

Bu beceriyi geliştirmek için bu konuda uzman olan bir danışman ile tehdit hissettiğimiz durumlarda içimizde uyanan düşünce, duygu ve duygulanımlara dikkatimizi vererek, öncelikli olarak farkındalık kazanmamız gerekir. Bu farkındalık tetiklenme sürecimizi tanımamızı sağlar. Bu sayede tehdit altında kendimizi sakinleştirme becerimiz üzerinde çalışarak, tolerans penceremiz geliştirebiliriz.

Tolerans penceremizi geliştirmek bize tehdit oluşturan durumlar (tetikleyiciler) karşısında dayanıklılık (resilience) kazandırdığından, yaratıcı çözümler üretebilir ve ekibimizi sağ duyu ile yönetebiliriz. Tolerans penceremiz geliştiği için, ekip arkadaşlarımız da ilkel reaksiyonlarımızdan dolayı tetiklenmez. Bize güvenleri artar, diyaloğumuz gelişir. Bizim sakinliğimiz, onları da sakinleştirir. Bu sayede zorlu zamanlarda ilişkinin gücü ile stres ve tetikleme azalır. İş yaşamımızın kalitesi artar.


57 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page