Zamanı ögrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla ögrendim...
Mevlana
Geçtiğimiz günlerde Dolapdere Caddesi üzerine Vehbi Koç Vakfı tarafından yeni açılan Arter Kültür ve Yaşam Platfomu’nu gezdim. Arter’in zamanın farklı boyutlarını temsil eden Yunan Tanrıları Kairos ve Kronos'a gönderme yaptığı "Saat Kaç?” sergisi beni faklı zaman algıları üzerine düşünmeye itti. Yıl sonu yaklaşırken, geçen senenin/lerin ne kadar çabuk geçtiğini fark ettim. O gün bu konu daha da ilgimi çekmeye başladı. Paylaşmak istedim vardığım sonuçları ...
Düşünün…
Günlük yapacaklar listesini yetiştirmek için canımızı dişimize takarak ortaya koyduğumuz bir efor var hayatlarımızda... “Kronolojik" ilerleyen zaman çizgisinin koşuşturmaca ve uğraş girdabında dönüp duran bizler, zaman zaman ortaya koyduğumuz bu efordan tükenmiş hissederiz kendimizi. İşte bu zamanı Kronos temsil eder.
Kronos zamanında takılıp kaldığımızda yani kronolojik bir zamanda yaşadığımızda; Özgün Varoluşumuzda filizlenen yaratıcılık veya derinlerde gizli kalmış özlemlerimizin farkına varamaz, hayata yansıtamayız. Aynı kendi çocuklarını yutan Grek Tanrısı Kronos gibi, Mevlana'nın "akıp giden zamanın içinde kafesteyim" algısı ile yaşanır.
Bir de Echart Tolle'nin dile getirdiği “AN” vardır. Peşinden koşanları değil, onu kovalamayanların karşısına çıkar. Ölçümlenen zamanının ötesinde, uzay-zamanın dışındadır. Omuzlarında ve ayaklarında kanatları bulunan Kairos temsil eder bu zamanı.
Meditasyon yaptığımızda, endişe ve telaşlarımızdan uzak içinde bulunduğumuz anın tadını çıkarırken ve bizim için anlamlı faaliyetler sırasında deneyimleriz Kairos zamanını. Sevgili ile derin bir temastayken, bir bebekle oyun oynarken veya benzeri anlarda var olan dingin ve huzurlu bir zamandır. Bu metafizik zaman alanlarında ruhumuzun beslendiğini hissederiz.
Böyle anlarda maharet, Kairos'un ziyaretimize geldiğinin farkına varıp, bu zaman alanlarının bilinçli bir şekilde tadını çıkarmaktadır. Zira o zaman beynimizdeki nöral bağlantılar o doğrultuda güçlenir. Ancak o zaman doygunluk ve tatmin hissini tam anlamıyla deneyimleyebiliriz. Yaşam kalitemiz artar. Özgün Varoluşumuzun ortaya çıkmasına imkan veririz.
Dolayısıyla yeni yılda, Kairos'un getirdiği ruhsal doygunluğu yaşamak için üzerimize düşenlerin farkına varalım istedim.
Nedir bunlar derseniz:
Bizi besleyen ve anlamlı gelen aktivitelere yönelmek
Kendimize özel, varoluşumuzu deneyimleyebileceğimiz zaman aralıkları yaratmak
Yaşam enerjimizi emen ve kendimizi hapiste his ettiğimiz durumlara, ortamlara "hayır!" diyerek kendimize sahip çıkmak
Ve Kairos bize göründüğünde onu farkedip, iç dünyamızda onun tadını çıkarmaya izin vermek ve o keyfin bedenimizde yer etmesine eşlik etmek
İşte o zaman içsel gücümüz ve dayanıklılığımız artar. Dert ve sıkıntılar gelse de onunlarla baş edecek içsel kaynağı harekete geçirebiliriz. Zorluklar karşısında eğilsek de, kırılmadan ayakta kalabiliriz.
2020’de Kairos'un yaşamınıza sağlıkla tadabileceğiniz mutlu ve huzurlu nice güzel anlar getirmesi dileği ile…