top of page
Search
Writer's pictureAdmin

Endüstri 4.0'da Liderlik: Kendini var eden gelecek yol göstersin


İş dünyasının yeni nesil liderleri Otto Scharmer, Katrin Kaufer ve Peter Senge, dünya Endüstri 4.0 çağına girerken liderliğin farklılaşacağını öngörmektedirler. Bu çağın liderlerinden - Peter Senge’nin tanımı ile - Presencing (kendi var oluşunu hissetme ve ortak bilinci algılama) yetisini kazanmış olmaları beklenmektedir. Bu liderlerin öğrenilmiş düşünce sistemlerinin ötesinde geniş zihin sınırlarına sahip olmaları yetmemekte, aynı zamanda kalplerinin de açık olması gerekmektedir. Bununla birlikte bu liderler, egodan kaynaklanan iradelerinin ötesinde; kolektif bilinci algılayacak, filtreleyecek, harekete geçirecek ve sonuç üretecek bir güçle ilerleme yetisine sahip olmalıdırlar. Yazarlar bu liderlerin etkinliğinin; geçmiş deneyimlerden tecrübe kazanmalarına bağlı olarak değil, kendini var etmekte olan gelecekten öğrenme becerilerine dayalı olarak gelişeceğini öne sürerler. Bu nedenle liderliğe soyunan kişide aranan özellikler; gelişmiş bir gözlem becerisi, kendini olaydan soyutlayarak değerlendirme yapabilme yetisi bu süreçte, içsel bilgeliğini ortaya koyarak Özgün Varoluşundan (Presence) hareket etmek yeteneği

….olacağı söylenir. Otto Scharmer, Katrin Kaufer ve Peter Senge bugüne kadar yaptıkları araştırmalarda, ekonomik yapıların insanoğlunun bilinç seviyelerinden etkilenerek değiştiğini saptamışlardır. Ve bugün kollektif bilinç seviyesinde yaşanan sıçramalardan dolayı, dünyada var olan ekonomik yapının ego-sistemlerden, eko-sistemlere dönüşmekte olduğunu gözlemlerler. Ego sisteme ait olan hiyerarşi ve rekabet mekanizmalarının yerini, kısa veya orta vadede diyalog ve birlikte yaratma ilişkilerine dayalı eko-sistemlere bırakacağını ileri sürerler. Kollektif bilincin daha yüksek olduğu bu eko-sistemlerde, bütüne hizmet eden inovasyonların ortaya çıkış hızlarının artacağını öngörürler. Tam da bu nedenle bugünkü liderlerin geçmiş deneyimlerden edilinmiş tecrübe yerine gelişmiş ortak aklın yarattığı geleceğe uyumlanmaları; kendini var eden geleceğe katkı yapmaları beklenir. Yazarlar; bu değişmekte olan ekonomik konjonktürde var olan bireyin, kollektif bilincin daha yüksek olduğu geleceğe katkı sağlayabilmesi için, kendi varoluşunu güçlendirmesi gerektiğini savunurlar. Bu gelecekte, özgün varoluşundan hareket etmeyen birey, kör noktalarına yenik düşüp, yıkıcı sonuçlara sebep olacaktır. Otto Scharmer, Katrin Kaufer ve Peter Senge bu yıkıcı sonuçları olan gelecek olasılığından kaçınmak için; bireyin ego sistemler yerine, bilinci yükselten eko-sistemlere bağlı olmasını önerirler. Zira bireyin bilinç dışından kaynaklanan otomatik davranışları devreye girdiğinde eko-sistemden uyarıcı geri bildirimler gelebileceğini ve yıkıcı sonuçların bu sayede önlenebileceğini öngörürler.

Endüstri 4.0’da Bir Liderin Anatomisi Bu nedenle geleceğe ve gelişime doğru yol alan bireyin, bağlı olacağı ve birlikte hareket edeceği grupları dikkatle seçmesi gerekmektedir. Gelişmiş bir geleceği kucaklamak ve tarihin tekerrürünü bir kenara bırakmak için, bireyin kendi derinliğine yolculuk yapması gereklidir. Özgün Varoluşun sadece zihinsel kalıpların kırılıp daha gelişmiş bilinç seviyelerine yolculuk yaparak deneyimlenemeyeceğini, duyguların ve kalbin de bu sürece eşlik etmesi gerektiğini unutmamalıyız. Kalbin de sesini duyurabilmesi için bireyin içinde taşıdığı “acı”'yı hissetmeye açık olması gerekmektedir. Ancak o zaman birey bütünsel varoluşunu geliştirebilir. Birey ancak bu şartlar altında; yüksek bilinç seviyesine sahip, kendini var eden gelecekten kendine ve çevresine liderlik yapabilir bir duruşa geçebilir. Özetle, Endüstri 4.0’da liderlik yapabilmek için, bireyin kendi derinliğine yolculuk yapıp, kendini duymaya ihtiyacı vardır. Bu sayede aile ve toplumun koşullandırılmalarından arınıp kendi isteklerine, özgün varoluşundan kaynaklanan geleceğe sahip çıkabilir. Değerlerini, yeteneklerini ve becerilerini fark edebilir. Eko-sisteme katkı yaparak nasıl doyum yaşayacağını ön görebilir.

Yaptığı içsel çalışmalarla hem kendini hem karşısındakileri bir sonuca varmadan dinlemeye hazır olan birey, zihinsel sınırlılıklara takılmadan, kendisi gibi birlikte yaratmak isteyen kişilerle ortak bir alan oluşturur. Bu alanda ortak akılla üretilen yaratıcı çözümlerin kendisini yönlendirmesine izin verir. Bunun da ön koşulu bilinmezliğe tahammül geliştirmiş olmaktır. Böylece ortak aklın sunduğu yaratıcı çözümlerin kendini göstermesine sabır gösterebilir ve kendini var eden geleceğe uyumlanabilir.

Bunu mümkün kılan da bireyin kendi özgün varoluşuna duyduğunu inançtır. Zira özgün varoluş ile temas kurulduğunda, birey gelişmiş bilinç ile bağ kurmuş ve eko-sistemin faydasını gözetmiş olur. Kendi iç dünyasını derinden dinleyip bu farkındalıkları kazanan birey, kendini var eden gelecekle birlikte yaratım süreçlerini yönetmeye hazır hale gelmiş olur.

Kısaca Endüstri 4.0 için hazırlanan bir liderin kendi karanlığını fark edip dönüştürmesi, koşullanmış davranışları üzerine giderek derin içsel çalışmalarla zihinini özgürleştirmesi ve belirsizliğe tahammül geliştirmesi gerekmektedir. Kendini var eden geleceğin gerçekleşmesinde ancak bu derinlikte bireysel bir çalışma ile yaratıcılığını harekete geçirebilir, etkin ve etkili olabilir.


65 views0 comments
bottom of page